Dokuz yaşında Gençlerbirliği, 14 yaşında Fenerbahçe, 17 yaşında Milli Takım, 18 yaşında Real Madrid…
Arda Güler’in şu an için kısa ama etkileyici futbol yolculuğu göz kamaştırıyor. Aman göz değmesin diyelim nazar boncuğumuzu da şuraya bırakalım.
Arda’yı olağanüstü yetenekli bir futbolcu olarak tanımlamak bana işin kolayına kaçmak gibi geliyor. Arda’yı sanki tam olarak tanımlamıyor veya Arda’ya uymuyor olağanüstülük!
Yetenekli çok futbolcu var yeryüzünde Arda’yı diğerlerinden ayıran bir özellik olmalı ki Real Madrid ona kapılarını açsın!
Bu öyle bir özellik olmalı ki Fenomen Ronaldo’ya, Guti’ye, Raul’a, Kaka’ya, İker Casillas’a, Zidan’a ve saymakla bitmeyecek Madritistas’lara formayı veren futbol kültürü, Arda’ya da bu formayı büyük bir gururla versin.
Arda oynarken çimler incinmiyor!
Rakip hırpalanmıyor!
Top eskimiyor!
Formanın ütüsü bozulmuyor!
Futbol endüstrisinin henüz değiştirmediği temiz futboluyla, Narin bilekleriyle.. Sahada adeta tek başına oynuyor…
Yukarıda da bahsettiğim gibi Arda’nın bir değil birden fazla özellikleri var. Çünkü O bir futbolcu! O ne Fenerbahçe’ye ne de başka bir takıma ait. O futbola ait bir isim.
Arda’yı isteyen Milan, Barcelona ve diğerleri onda ne gördü bilmiyorum ama.. Real Madrid tüm bu özelliklerini gördüğü için Onu! O da Madrid’i seçti.
Arda’nın Fenerbahçe’de kalmama sebebi de Milan ve Barcelona’yı seçmeme sebebi de 10’da ne gördükleri ile ilgili olsa gerek.
Birbirlerini tanımayan iki insanın ilk konuşmalarında birbirlerine ait olduklarını hissetmeleri gibi Real Madrid ile Arda’da ilk görüşmelerinde birbirlerine ait olduklarına karar verdiler.