Heysel; Sonsuza Kadar Süren ve Sürmesi Gereken Bir Hatıradır

28 Mayıs 2022

Paris’te Gaz, Kaos, İzdiham ve Öfke Vardı.

Dün akşam Türkiye saati ile 22:00’da başlaması gereken Liverpool – Real Madrid Şampiyonlar Ligi final karşılaşması 30 dakika gecikmeyle başladı.

Şampiyonlar ligi finalinde maçın başlama saatinin gelmesine rağmen iki takımında Stade de France’in çimlerine ayak basmaması şaşırtıcıydı. Organizasyonun 1992′ ten bu yana kusursuza yakın düzenlendiğini düşündüğümüzde ters giden bir şeyler olduğu anlaşılıyordu. Ancak stadyumdaki taraftarlara ve televizyonda maçı izlemek için ekranları başında bulunanlara herhangi bir açıklama yapılmaması neler olup bittiğini anlamamız için herkes gibi benimde  sosyal medyaya yönelmeme neden oldu.

O sırada yayıncı kuruluş stadyum içinden ve dışından genel görüntüyü ekranlara yansıtırken drone ile çekilen bir görüntü dikkatimi çekti. Saat 22:05’i gösterirken stadyum dışında kırmızılardan (Liverpool) oluşan büyük bir taraftar topluluğunun olduğu görülüyordu. Bu kadar çok taraftarın stat dışında olmasına önce anlam veremedim. Bir taraftan da stadyum içi görüntülerde yer yer boşluklar olduğu göze çarpıyordu stada girmeyen taraftarların olduğu bu görüntülerden anlaşılıyordu.

Daha sonra gelen bilgilerden anlaşıldı ki organizasyonda ki aksamalar, Paris banliyö tren hattında ki grev, Polisin biletli biletsiz taraftarları ayırmadan aşırı şiddet uygulaması maçın 30 dakika geç başlamasına neden olmuştu.

Son olarak maç için Paris’te bulunan Liverpool Polisi konuyla ilgili ”Taraftarların büyük çoğunluğu örnek olacak şekilde davrandı, turnikelere geldi ve belirtilen şekilde sıraya girdi.” diye açıklama yaptı.

29 Mayıs 1985

Brüksel’de Utanç, Gözyaşı ve Dram vardı.

Liverpool – Real Madrid maçının geç başlaması beni 37 yıl geriye götürdü. 29 Mayıs 1985 yılında Belçika’nın başkenti Brüksel’de Juventus – Liverpool arasında oynanan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finali öncesi, Heysel Stadyumu’nda yaşanan trajediyi hatırladım. 11 yaşımı henüz doldurmamış bir çocuktum TRT’nin canlı olarak verdiği maç için ailecek ekran başına geçmiştik.

Dün akşam olduğu gibi maç yine,

başlamadı.

başlamadı..

başlamadı…

Şu anda gözlerimi kapadığımda tribünlerde sıkışan taraftarları görüyorum.

Ama nedense bir türlü önlem alınmıyor.

Juventus taraftarlarının tribünde sıkıştıklarını hatırlıyorum.

Brüksel’de ki Heysel stadyumunda çaresiz bir şekilde kurtarılmayı beklediklerini Adana’da evimizde ki televizyondan görebiliyorum.

Stadyumda ki görevliler, polis veya sorumlular her kim veya kimlerse hiçbir şey yapmıyor. Onlarda bizler gibi yaşanan trajediyi izliyor!

Juventus’un yıldızı Michel Platini’in sahaya çıkıp taraftarları sakinleştirmeye çalıştığı gözümün önünde… Liverpoollu oyuncularda bu trajedinin durması için çabalıyorlar.

Paris’te aşırı güç kullanan polis bu defa Brüksel’de müdahale etmesi gereken yerde yetersiz kalıyor…

İngiliz holiganların taciziyle başlayan olaylarda çoğu Juventus taraftarı 39 kişi hayatını kaybediyor. 600 kişi de yaralanıyor. 32 İtalyan, 4 Belçikalı, 2 Fransız ve 1 de Kuzey İrlandalı olmak üzere 39 kişi yaşamını yitiriyor. Olaylar sonrasında 14 Liverpool taraftarı adam öldürmekten suçlu bulunuyor ve her biri üçer yıl hapis cezası alıyor.

Brüksel’de ki Heysel faciası hayatını kaybedenlerin yakınları için yaşadıkları sürece kapanmayacak bir yara olarak kalıyor.

Tüm bu yaşananlara rağmen UEFA maçı ertelemek yerine 85 dakika gecikmeyle oynanmasına karar veriyor. Karşılaşmayı Juventus, Platini’nin penaltıdan attığı golle 1-0 kazanıyor ve kupanın sahibi oluyor.

Facia nasıl yaşandı!

Maçın başlamasına bir saat kala, yerel saatle 19:00’da İngiliz taraftarlarla  Juventus taraftarları arasında karşılıklı sataşmalar başladı. Saat 19:45’e geldiğinde, tribünler arsında atılan taş ve yabancı maddeler yoğunlaştı. Bu sırada bir grup İngiliz taraftar tribünleri ayıran çürük bariyerleri aşarak Juventus taraftarına hücum etti.

Juventus taraftarı ilk anda sahaya doğru kaçmak istedi ancak bariyerlerden dolayı bu mümkün olmadı. Onlar da tribünün arkasındaki duvara tırmanarak İngiliz holiganlardan kaçmaya çalıştı. Eski stadyumun duvarı bu hamleye dayanamadı. Çöken duvarın altında kalan çok sayıda taraftar can verdi. Bir kısmı da yaşanan izdihamda ezildi.

Ertesi gün UEFA yetkilisi Gunter Schneider facianın tek sorumlusunun İngiliz taraftarlar olduğunu söylüyor.
İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, “Söyleyecek söz yok, bunu meşrulaştırmak mümkün değil, suç tamamen İngiltere’ye ait” ifadelerini kullanıyor. UEFA aldığı kararla İngiliz takımlarına 5, Liverpool’a ise 6 yıl uluslararası kupalardan men cezası veriyor.

O günün tanıkları ise yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor. Maçı kızıyla izlemeye giden bir taraftar yaşadıklarını “Yarım saat sonra uyandığımda ölü insanlar arasındaydım ve o anda nerede olduğumu hatırladım. Bir battaniyenin altında bir ayakkabı görene kadar kızımı aradım ve onun öldüğünü anladım.” sözleriyle anlatıyor.

(Facia nasıl yaşandı / Kaynak: Euronevs, TRTSPOR)

Dün akşam Paris’te yaşananlar elbette Brüksel’de yaşananlarla karşılaştırılacak kadar dramatik ve acı verici değildi. Ancak futbolu sevmeyi bıraktığımız anda ne büyük acılar yaşayacağımızı Heysel Stadyumunda yaşananlar bize bir kez daha hatırlatıyor.

Başlık/Juventus alıntı